yıllar geçiyor üzerinden. sen mesela üzerinde lacivert bir etekle deri ceket, ellerin kavuşmuş göğsünde, hızlı hızlı yürüyorsun. tramvay bile var fonda. sahiden var. aylardan kasım, günlerden çarşamba. henüz elleri uzak. sigarası başka. üzerinde lacivert bir trenç. ama sakallar sabit. bir de inanmayacaksın ama vertigo var. kenarlara yaklaşmadan yerini alıyor masada. komik. hiç yakından görmemişim ben. etrafım korkusuzlarla sarılmış tabii. uzun uzun anlatıyor. sigarasının külleriyle oynuyor. sonra yürüyelim, diyor. karaköy'e dek hem de. yüksekten korkan adam karanlıktan ve dahi sokak serserilerinden hiç mi hiç korkmuyor. benimse bal kabağına dönüşmeme ramak kalmış. taksiyi zor çeviriyorum. öne oturuyor. taksiciye para uzatıyor. o gece, bu geceye konu olacağının farkına varamayacak kadar erken elbette. bir zeki müren olsa, çalsa şöyle boylu boyunca, uzun bir bisiklet yolculuğuna yetecek kadar bacak kasım olsa, küçük prens hediye ettiğim çocuk onu okurken ağlasa.. ah be.. hissediyorum, çok büyük bir değişime çok küçük bir zaman kaldı.