vapur. cat power. where is my love? where is my love? horses galoping, bring you to me. where is my love? where is my love? horses runnning free, carry you and me. where is my love? where is my love? safe and warm, so close to me. in my arms finally. there is my love. there is my love horses galloping, bringing you to me. where is my love? where is my love? terapi. uzun cümleler kurmayacaksak içelim bari. ben bir sek çay alayım önce. yok hayır limon istemiyorum. çayı zorla içenler kullanır limonu. ben evet, sek istiyorum. olmaz mı? eh peki. çalıştığım yerde sıkılıyorum bazen. sıkılmamak elde mi onu düşünüyorum. güzel fotoğraflar çektiğimi söylüyorlar. hayır fotoğrafçı değilim. amatör bile değilim. ama kadrajım iyiymiş. bakış açısı dedikleri bu belki. vapurda biri kız diğeri erkek iki çocuk koşuyordu. erkek olanın şapkası uçuyordu, kız yerden alıp veriyordu ona, tekrar düşsün diye kafasına takıyordu. bu böyle sürdü, vapur beşiktaş iskelesine yanaşana dek. sonra ben onlardan önce indim, şapkaya n'oldu bilmiyorum. ama vapurda başka şeyler vardı aklımda. ne olduklarını unuttum şimdi. önemli olduklarını söylemedim zaten; aklımda bir şeyler vardı dedim sadece. siz uydurdunuz onu az evvel. aslı tohumcu'nun kitabı vardı elimde ama okumuyordum. yeni almıştım, göz gezdiriyordum. başım ağrımasa keşke diye iç geçiriyordum. birinin pembe tişörtündeki scooby doo olmak istiyordum. neyse...
peki, rusya'ya gidip de kart atmayan ne olsun, hmm?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder