dün...
erkol barış türkiye’deki blogların günlükten ibaret olduğunu söylemiş. yoo hayır bununla ilgili konuşmayacağım. şaşırtmak istedim sanki sizi. ben bile emin değilim kendimden. ama öyle yazıları sevmiyorum: şu bunun hakkında şöyle demiş, halbuki öyle değil, buyurun delillerim ve hatta gerekirse delilerim var. sevmiyorum işte. kim ne derse desin. türkiye’deki bloglar neden bahsetsin isterdiniz barış bey?
nihat genç’i izledim sabah. maymunların nasıl seviştiği konusunda hararetli bir konuşma yaptı. çok agresif, çok komplo teorisyeni. belki buna farkındalık diyecek bazılarımız, buyurun deyin. ama ben her şeyde art niyet arayan insanlarda art niyet arıyorum. elif şafak’ı ben de sevmiyorum, amenna. ama onun üzerinden bütün milletin hunhar bir komplonun eşiğinde olduğunu sanmak, bunu maymunların düzüşmesiyle anlatmak… bilemiyorum. hele de duygu sömürüsü yapmak; senin gibi dimdik duran bir erkeğe hiç yakışmıyor ağabeycim. neyse..
geçen, hani şu yağmurun istanbul’a amazonlardan bir esinti taşıdığı gün, sevgiyle erken çıktık gazeteden. çünkü bilgisaraylar çökmüştü. taksimde iftar yapalım dedi sevgi, ama taksime gidene dek sırılsıklam olduk. metrodan inmiştik, caddenin karşısına geçinceye dek olan oldu. annem aradı, taksiye atlayın buyurdu. fena halde trafik vardı, şoför ezan okununca inip su almayı teklif etti. yolda birkaç kez daha durduk. sonra sevgi gece bende kaldı. ama ben öyle berbat bir ev sahibiydim ki, kızla konuşurken yanında uyuyakalmış, gözümü açtığımda da sevgi’yi kendi yerini kendi açmış şekilde buldum. neyse ki, bozulmuyor böyle şeylere. sonra da sevgilisiyle çetleşti sevgi. müdahalede bulundum diye de kızdı sanırım. e ama silah zoruyla yazdırmadım sana sevgi.
sevgili: her zaman güzel yerlere mi gitmek gerek sevgiliyle?
sevgi: evet
sevgili: ama sevgilinin yanı zaten en güzel yer :)
sevgi: lulaaa, ne dicem?
ben: ne o öyle? çok banalsın de.
sevgi sevgiliye: çok banalsın.
sonra sohbet kesildi bir yerde. sevgi bunun biraz benim suçum olduğunu söyledi. kabalık etmiş banalsın diyerek. o da 14’lük ergen romantizmi yapmasın sana sevgi.. neyse, geçelim..
sevgili: her zaman güzel yerlere mi gitmek gerek sevgiliyle?
sevgi: evet
sevgili: ama sevgilinin yanı zaten en güzel yer :)
sevgi: lulaaa, ne dicem?
ben: ne o öyle? çok banalsın de.
sevgi sevgiliye: çok banalsın.
sonra sohbet kesildi bir yerde. sevgi bunun biraz benim suçum olduğunu söyledi. kabalık etmiş banalsın diyerek. o da 14’lük ergen romantizmi yapmasın sana sevgi.. neyse, geçelim..
geçmişken gidelim.
2 yorum:
masumcacık insanların sevgililik yaşantılarını ondört yaşındaki ergenlere has karanlık bir ironiyle gölgelemişsiniz, ayıp.. kuzum, sizin sevgiliyle, sevgililerle ya da sevgililik müessesesiyle ciddi bir derdiniz olsa gerek; ona da tamam ama ne istediniz masumlardan? -eb.
gelmeyin üstüme, çok doluyum yeminle.. sevgiyle sevgilisi aşkını tazeliyor sayemde.. eve yalnız dönen kovboy benim, kapıyı anahtarla açan. ama kıskançlık yok bende. herkes hakkını versin sevgisinini evet belki bu var bir parça.. ya da canım eğlenmek istedi.. ya da belki de sizin dedikleriniz..
neyse..
Yorum Gönder