ingiliz, yüksek tavan, beyaz bembeyaz, volvo for life, çok maskülen bir araba değil mi o, alyans, markiz, incecik, dilek, çiçek, buket, evet, dans?, vals, doğan, vitray, dolap, masa, sofa, ikea, evimizin her şeyi, fırın, araba alınır o paraya, polenta, minestrone, mmmm... çok sıcak, bir tabak daha?, sesli düşün, sessiz düşün, seslerle ilgili, müzik, mihrabım diyerek, yerinde olsam hayatımı şarkı söyleyerek kazanırdım, yerinde olmak, hayatı kazanmaya çalışmak, doktora yapmak, moleskine, sende sanatçı duruşu, kumaşı var, santral, zihnim açıldı, çimlerde mi uyudun?, çimlerde uyanmak, geri saymak, gerisin geri eve dönmek, başa sarmak, tim booth, If I hadn’t seen such riches I could live with being poor, kanyon, camper, şükretmezsen öyle vurup kanatırsın işte ayağını, geçti, geçti, geçti..
10 yorum:
fazla cips kaşıntı yapıyor..mustafakar bir durum olsa gerek=)
=) ben sana bir şey diyeyim mi, herşey popomuza göre takılmaktan oldu. ve o absürd fotoğrafları bir yerde görürsem seni vururum.
=))çekerken düşünecektin mileydi..
bütün galaksi sana hayran, sen cama tırman.. olacak şey değil doğrusu, pes..
kızım geç bunları!! sen esas şuna bak: http://www.foxtons.co.uk/search?location_ids=113&property_id=688948&search_form=map&search_type=LL&submit_type=search
pardon pardon buydu değil mi??
http://www.foxtons.co.uk/search?property_id=678869&resource=thumbnails&search_form=map&search_type=LL&submit_type=search
;)
EŞYA
g.p.: “Belki de birden, fazlasıyla doymazlaşmışlardı; fazla hızlı gitmek istiyorlardı. Dünya, nesneler hep onlara ait olmalıydı, onlar da mal mülklerinin belirtilerini arttırmalıydılar. Oysa fethetmeye mahkumdular: giderek daha zengin olabilirlerdi: her zaman olduklarından başka türlü davranamazlardı. Konforlu, güzellikler içinde yaşamak hoşlarına giderdi. Ama yalnızca çığlıklar atıyorlar, hayran kalıyorlardı, zenginlik içinde olmadıklarının en kesin kanıtıydı bu. Gelenekten –sözcüğün en hor görülecek anlamıyla belki de- yoksundular; gerçeklik, içkin ve örtük gerçek tat dururken, zihinsel bir zevk alıyorlardı. Lüks adını verdikleri olguda asıl sevdikleri, bu lüksün ardında yatan paradan başkası değildi çok kez. Zenginlik belirtilerine kaptırmışlardı kendilerini; yaşamdan önce zenginliği seviyorlardı.”
g.p.: “Oysa yanılıyorlardı; kendilerini yitirmek üzereydiler. Ne dönemecini, ne de sonunu bildikleri bir yol boyunca sürükleniyormuş duygusunu duymaya başlamışlardı şimdiden. Zaman zaman korktukları da oluyordu. Ama çoğu kez yalnızca sabırsızdılar; kendilerini hazır hissediyorlardı; olaylara açıktılar, yaşamayı bekliyorlardı, para bekliyorlardı.”
g.p.: “Ama günümüzde ve ortamımızda, giderek daha çok sayıda insan ne çok zengin, ne çok yoksul durumda: zenginlik düşleri görüyorlar ve zenginleşebilirler: işte mutsuzlukları da bu noktada başlıyor.”
k.m.: "Sonuç kadar araç da gerçeğin bir parçasını oluşturur. Gerçek arayışının kendisinin de gerçek olması gerekir; gerçek araştırma, açık kolları sonuçta birleşen, ortaya serilmiş gerçektir."
"çok şey vadeden ve hiçbir şey vermeyen bu dünyada gerilim çok fazlaydı.
...
her türlü kışkırtmadan uzakta, köyde yaşamayı düşlüyorlardı. yalın mütevazı bir hayatları olacaktı. bir köyün girişinde beyaz taşlarla örülmüş evleri, fitilli kadifeden sıcak tutan pantolonları, kaba pabuçları, anorakları, ucu demirli bastonları, şapkaları olacaktı ve her gün ormanda uzun gezilere çıkacaklardı. ardından evlerine dönecekler, ingilizler gibi çay ve tostlar hazırlayacaklar, şömineye kocaman kütükler atacaklardı; pikaba dinlemekten hiç bıkmayacakları bir kuartet koyacaklardı, bir türlü okumaya vakit bulamadıkları büyük romanları okuyacaklar, dostlarını ağırlayacaklardı."
heh simdı sız bunu güce baglayın;)
I've got a bad feeling about this..
Yorum Gönder