Çarşamba, Kasım 10, 2010
how high can i fly?
Cuma, Eylül 10, 2010
Perşembe, Ağustos 26, 2010
Çarşamba, Ağustos 18, 2010
Cuma, Temmuz 30, 2010
fincan okumak
Cumartesi, Temmuz 24, 2010
Salı, Temmuz 20, 2010
lula strikes back
Cuma, Temmuz 16, 2010
çünkü hakikat gayetle ağır bir meslektir
Çarşamba, Temmuz 14, 2010
atak geliyorum demez
Perşembe, Temmuz 01, 2010
Çarşamba, Haziran 30, 2010
infilak
Cuma, Haziran 25, 2010
Çarşamba, Haziran 23, 2010
ece ayhan'dan söz açmak
Pazartesi, Haziran 21, 2010
yeşil ekran
Pazar, Haziran 20, 2010
lulaontheair
Cumartesi, Haziran 19, 2010
last night a dj ruined his life
Salı, Haziran 08, 2010
lula's little elbows
Perşembe, Haziran 03, 2010
horchata
Çarşamba, Haziran 02, 2010
Çarşamba, Mayıs 26, 2010
hey you, die for me, now!
Cuma, Mayıs 21, 2010
yolun sonu haydut ini
Çarşamba, Nisan 07, 2010
Pazar, Nisan 04, 2010
Pazar, Mart 21, 2010
Çarşamba, Mart 17, 2010
fucking nihilist
lula: ama daha yeni başladık.
doğukan: çok yorgunum ben, lütfen..
lula: sıkılıyor musun?
doğukan: evet. çok sıkılıyorum.
lula: matematik öğrenmek istemiyor musun?
doğukan: hayır. hiç istemiyorum.
lula: neden?
doğukan: çünkü çok saçma. bütün dersler çok saçma.
lula: peki sence anlamlı olan ne?
doğukan: hiçbirşey.
lula: sen ne zaman bu kadar nihilist oldun doğukan?
doğukan: ben hep böyleydim..
Pazar, Mart 14, 2010
a spoonful of luck
askerliğine ufak bir mola vermişti. aylardan sanırım kasımdı. değildiyse de yakındı. kamyonda bir kahvecide buluştuk. jilet gibiydi. lacivert hep çok yakışır ona. ne kadar oturduk kestiremiyorum şimdi. sonra ben, nihayet, kahve kaşığının ne kadar güzel olduğunu fark ettim. şahaneydi. lacivert sevgilim ayağa kalktı, o küçücük kahve dükkanına girdi. gıcır bir kahve kaşığıyla çıktı. o gün bugündür cüzdanımda. şans kaşığı.
Pazartesi, Mart 08, 2010
Cumartesi, Şubat 27, 2010
venus in fur
Pazar, Şubat 21, 2010
başka bir arzumuz?
Cuma, Şubat 19, 2010
deneysel çalışma
Çarşamba, Şubat 17, 2010
Perşembe, Şubat 11, 2010
Pazar, Şubat 07, 2010
"Resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.
Annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!
Olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
Verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
Resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
Nasıl olsa Resulullah da ölü annem de ölü."
Cuma, Şubat 05, 2010
la finestra di fronte
herkeslerin heyecanla beklediği, hakkında rüyalar gördüğü güne bir kala, beni de ne giymeliyim telaşı sardı. bütün dolabım yatağa serildi. o kısa, bu uzun, o çok siyah, bu çok beyaz derken kafam iyice karıştı. sonra bir ara nefes almak için camı açtım. karşı komşum, “bu değil, diğeri” manasına geldiğini çok geç anladığım işaretler yaptı. yani bunu giyme, diğeri daha güzel, mealli. adını bile bilmediğim komşuma gülümseyip, teşekkür ederim, anlamına gelmesini umduğum bir dizi işaret yaptım. ya da yaptığımı sandım. çünkü işaretlerle anlaşabilen biri değilimdir genelde. ve beğendiği elbiseyi giymemin pek akıllıca olmayacağını düşünüp, bunu bir sır olarak saklamaya karar verdim.
Cumartesi, Ocak 23, 2010
Çarşamba, Ocak 06, 2010
Cumartesi, Ocak 02, 2010
if we can land a man on the moon, surely i can win your heart
eski sınıf arkadaşları zaman içinde birer yabancıya dönüşüyor ve yabancıların bizi sevmesi çok hoşumuza gidiyor. sevgilisi ünlü bir ressam olan ilkokul arkadaşım resimlerimi görmek istedi. biraz tedirgindim ama yine de gösterdim işlerimi. önce tuhaf bir sessizlik oldu. dudak bükecek sandım ama beklediğimin aksine benden de fazla heyecanlandı. bunlar, dedi, şahane; hem çok naif hem çok heyecan verici ve kesinlikle samimi. öyle mi, dedim şaşkınlıkla. öyle, dedi.
benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
yeni yıla hep uyuyarak giriyorum ve sonra, sene boyunca, kış uykusuna yatan hayvanlara neden bu kadar imreniyorum diye düşünüp duruyorum.