Pazar, Mart 30, 2014

08:09

39. haftalık hamileydim. ayşe'nin pek gelmeye niyeti yoktu. doğuma dair hiçbir belirti yoktu. o hafta bir sabah uyandım. sanırım o sabahtı, depresyon içime bir çekirdek olarak düştü. nedensiz bir ağlama krizinden sonra hava almak için dışarı çıktım. haziranın son haftasıydı. hava çok güzeldi. işin aslı her şey çok güzeldi. bütün depresyonlarımızda olduğu gibi biz hariç her şey çok güzel, mutlu, sağlıklıydı. sık sık nst'ye bağlanıyordum. ultrasonda ayşe'nin o tombul yanaklarına bakıyordum. içimdeki ayşe bambaşkaydı. hıçkırıyor, tekmeliyor, dönüp duruyor, ekrandan yanaklarını sevmeme izin veriyor, onunla ilgili hayallerimi dinliyor ve bütün bunlar olurken hiç mi hiç ağlamıyordu. ama elbette ben ikimiz için de ağlıyordum. o salı sabahı, 8.temmuz salı sabahı doktor ayşeyi normal doğuramayacağımı söyledi. vakit daralıyordu ve ayşe'nin normal şekilde doğmaya pek niyeti yoktu. pek tabii ben etrafımdaki herkesle beraber aslında biraz daha beklersem sezaryene gerek olmayacağını düşünüyordum. bir de bunun stresiyle kendimi daraltıyordum. doktor normal doğumu beklemenin bebeği riske atacağını söylediğinde ağlamaya başladım. doktorun o anki acziyeti, şefkati, acıklı gülümseyişiyle içimdeki çekirdek büyüdü. emre bana sarıldı. sarıldı. sarıldı. doğuma gideceğim perşembe sabahına dek sarıldı. 10. temmuz sabahı uyandım. gecesinde hiç uyuyamadığım, korkudan ve heyecandan durmadan tavana baktığım o on temmuz sabahı uyandım. banyoya gittim. aynaya baktım. o aynaya bir daha asla öyle bakamayacağımı bildim. sessizce hazırlandım. uzun gri elbisemi giydim. ayşeyi usul usul sevdim. emreyi uyandırdım. annem aşağıda bekliyordu. saat 7 filandı. hastaneye geldik. bizi odamıza aldılar. o bomboş koca caddeye baktım. ağlamamak için tuttum kendimi. hep ağlamamak için tutuyordum kendimi. bir hemşire geldi. ameliyat için hazırladı beni. sedyeye uzandım. annem elimi tuttu. o, elimi tutunca ben kendimi tutamadım. ağladım. sabah başucumda çiçekler vardı. o soğuk ameliyathaneye girdiğimde hep o evdeki çiçekleri hatırlamaya çalıştım. hep bilinen o hazırlıklardan sonra uyuşmuş, gıdıklanan bedenimden bir çığlık geldi. doktor ayşeyi bana uzattı, bak kızına, ilk kez sen görüyorsun onu, dedi. sanırım o anı anlatmama imkan yok. hiç de olmayacak. onu sildiler ve giydirdiler. hala ağlıyordu. yanağını yanağıma dayadılar. sustu. öyle güzel sustu ki. huzurla.. 



4 yorum:

la luz dedi ki...

Sen bütün bu güzel duyguları yaşarken ben de gözyaşımdan küçük bir göl oluşturmuştum..hala ağlıyorum ama bu sefer içime akıyor ama herseye rağmen hayat yaşamaya değer...

begüm dedi ki...

"sarıldı. sarıldı. sarıldı. "

özlüyoruz be lula..

lula dedi ki...

Sahi mi? Yazdıklarımı bir tek ben okumuyor muyum yani?

begüm dedi ki...

ah lula..
haksızlık etme kendine.
o benim, kendi söyleyip, kendi dinleyen..