köpek mi kedi mi dendiğinde ben hep kediciydim. en azılısından. köpekleri yeterince zeki bulmuyor ve fakat güzel olduklarını kabul ediyordum, kediler kadar olmasa da.. yavru bir köpek istiyorum şimdi. şöyle bir şey belki.. ama derinde daha başka sebepler var sanırım. köpek istemememin derininde.. bu tıpkı teyzemin lafı gibi oldu.. "bir nalım var geriye üç nal ve bir at kaldı." bunun gibi bir şeydi.. evet yavru köpeğim var, geriye bahçeli bir ev, delicesine sevilen bir koca ve üç çocuk kaldı. neyse ki önemli olanı tamam. önemli olan edinmek değil, fikrine alışmak.. bir köpek edineceğim ve hayatım değişecek. orhan pamuk bile şaşacak bu işe.. ondan daha çok da annem afallayacak. bilseydim daha evvel alırdım sana yavru bir setter diyecek. ben ama her şeyin vaktinde olduğuna inanan biri olarak anneme kulak asmayacağım ve böyle saçmalamaya devam edeceğim son sürat.. bir haberde mecburen konuşup adreslerimizi aldığımız tercüman çocuk mail atıp duruyor. ona bu köpek meselesinden bahsetmedim. devamlı fotoğraflar için teşekkür ediyor. ama ş yerine 8-10 tane çince harf çıkıyor. mailleri türkiyeden attığına dair şüphelerim var. cevap vermiyorum, bir bakıyorum bir teşekkür maili daha. sanırım çince öğrenmem gerekecek ona izah etmek için. bir-şey-değil. xu tong mu neydi adı. neyse. daha önemli sorunlarım var benim. ne yer ne içer bu setter? yeni hayatımın bu ilk neşesini daha sahip olmadan sevdim. ne diyordu juliet romeo için: .. hatırlayamadım ama nasılsa alakalı bir şey demiştir. bulunca yazacağıma namusum ve şerefim üzere söz veriyorum.
geçen gün emreyle konuşuyordum. küçükken olmak istediği şeyi söyledi. neydi unuttum ama ben "aman boşver gazetecilik daha iyi, Allah seni seviyormuş" dedim. hayalimdi ama dedi. ben de "senin hayalin başkasının gerçeğidir" gibi bir aforizmayla konuyu kapamaya çalıştım. kapanmadı. senin hayalin neydi dedi. kamyon şoförlüğü dedim. inanmadı. ciddiyim diye yineledim, kamyon şoförü olmak istiyordum. iyi bir kahkaha attıktan sonra, üzülmene gerek yok, senin hayalin kimsenin gerçeği olamaz dedi. hiç de bile dedim. elif tır kullanacak, ehliyet alıyor dedim. inanmadı; "o tırla seni burdan alıncaya kadar inanmam" dedi. erkekler çok zor inanıyor. bu sohbetten çıkardığım sonuç bu. bir diğeri de elif gerçekten beni gazeteden tırla almalı, yoksa hayallerim başkasının gerçeği olamıyor diye yeni bir aforizma üreteceğim..
bir de, sabahları dinç uyanmam için bir öneri bekliyorum sizden. sabahları serviste savrulan başım akşam üstü ağrıyor çünkü. yorumlarınızı cevaplamıyorum diye de kızmayın, ben hiç doğrusu olmayan o deveyim.. hani eğrisin dediklerinde nerem doğru ki diyen.. aman nasılsa siz benden iyi biliyosunuz böyle şeyleri.
iyi haberlerinizi almak dileğiyle yayında emeği geçenleri önce selamlıyor sonra kapı dışarı ediyorum. ve geçen gün televizyonda, haberlerde beni gören esraya sormak istiyorum: benim eflatun, akıllara ziyan bir hırkam var evet ama tarif ettiğin habere gittiğimi hatırlamıyorum, emin misin ben olduğuma?
işte böyle. köpek için isim düşüneceğiz elbette.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder