Cuma, Temmuz 22, 2011

büyük sevgiler lütuftur

her şey ne kadan da çabuk, ne kadan da köklü değişiyor. hep topuklu giyermişim gibi alıyorum kıpkırmızı bir ayakkabıyı, çıkıyorum mağazadan. küçücük balkonumda lavantalar yetiştiriyorum. tüm hüznümü bir ayıya bırakabiliyorum. böyle çeşit çeşit sabahlıklar, kimonolar dolabımda.. antikacılar geziyorum. gece aniden dışarı çıkmalar. romantiklik filan da değil, başka boyut. ne yapsan sıradan aslında ama nasılsa zevkli, şu kıç kadar balkonda o sigara içiyor diyelim, sen de kahve, işte bu bile sevimli. her şey sevimli olduğunda işte böyle yazamıyorsun. büyük acılar lütuftur diyen şair tam da bunu demek istiyor işte. acı var mı acı, diyen kimdi? işte o herif de bunu demek istiyor. çünkü acı satar. acılı yazılan şeyleri okursun, empati diye bir şey varsa eğer, işte öyle bir şey yaparsın. ama acı yoksa böyle mal gibi kalırsın. gülersin, eğlenirsin, dokunursun, öpersin, sabah uyanırsın, çiçekleri sularsın, belki arada küfür edersin, yine gülersin, film izlersin, konuşulanları dinlersin, yazılanları okursun, düşünürsün, şükredersin, biraz daha düşünürsün, yine şükredersin, o bir sigara yakar, sen kahve içersin, bi' kalkıp öpersin, portakallı kek ister misin, dersin, isterim der, bi' daha öpersin.. işte böyle şeyler oluverirken yazamazsın. yazamazsın abi. o bir sigara içer, sen onu izlersin.