taksi aniden şerit değiştiriyor. aniden şerit değiştiren şoförlerden hoşlanmıyorum. adam sinirli sinirli homurdanıyor, selektör yapmıştım, o zaman el etmediniz, sizi geçince durduruyorsunuz.. görmedim sizi. görmüyorum bazen. gözlerim bozuk değil aslen. bazen ama göremiyorum. ne önümü ne arkamı ne sağımı ne solumu. şoförün bu durumdan haberi yok. ne tarafa diyor. etiler diyorum. etilerin dünyanın öbür ucunda olması için dua ediyorum. işe yaramıyor. her zamanki yerinde bekliyor. her zamankinden daha dar caddesiyle. her şey darlaşıyor. ya da ben genişliyorum durmaksızın. elim diğer elime büyük geliyor. cebime büyük geliyor. başıma büyük geliyor. elimi diğer elime tutuşturamıyorum. kafamı kaşıyamıyorum. cebime sokamıyorum. elimde kalıyor. ne yapacağımı bilemiyorum. ne yapacağımı bilemediğimde hep gözüm doluyor. acınası olmak istemiyorum. gözü dolan insanlar acınası değildir diyorum. camdan bakıyorum. başka taksilerde başka mutsuz kadınlar görüyorum. cumartesileri severdim ben ama diyorum. başka taksilerdeki başka mutsuz kadınlar iç çekip, cumartesiler de pazarlar gibidir diyor hep bir ağızdan. rujlu dudaklarından iğreniyorum. samimiyetsiz kelimelerini tekrar ağızlarına sokmak istiyorum. manikür ister misiniz diyor. muş. birkaç kez tekrarlamış. saç kurutma makinesini kapatan diğeri, pınar soruyor, manikür ister misiniz diye, diyor. dudak büküyorum. çok iyi gelecek size diyor pınar. manikür neye iyi gelebilir ki diyorum. pınar çoktan malzemeleriyle yanımda belirmiş oluyor. bakım da yapayım mı diyor. hayır diyecek hal yokmuş gibi bende, ne dese olur diyorum. dediklerinin yarısını zaten duymuyorum. dudakları oynuyor bazen bana bakıp. herhalde bir şey diyor diyorum. hmm hmm diyorum. olur diyorum. olur mu? diye yineliyor. kırmızı oje mi süreyim yoksa bordo mu diyor. bilmiyorum pınar. canım burnumda. canım burnumda. canım burnumda. ojelerinin hepsi benim için aynı. kırmızı da mor da. aniden şerit değiştiren arabaları sevmiyorum pınar. aniden üstüme sürme arabayı. yavaş yavaş yap. alıştırarak. sonra dilersen kırmızı, dilemezsen bordo oje sür tırnaklarıma. tırnaklarım sökülüyor gibi oluyor duygu. sökülüyormuş gibi. selektör yaptım görmedin mi diyor. görmedim diyorum. görmedim pınar. kör değilim. inan değilim pınar. ama yalvarırım yüzüme bakıp gülümseme. yalvarırım. daha az nefret etmek zorunda kalma benden. nemrut ve sevimsizim. bana hiçbir manikürün iyi gelmeyeceğini sen de biliyorsun. kızının matemik dersindeki hatasını ben telafi edemem. sınıf öğretmenliği okuduğumu ne zaman öğrendin? acizim pınar. adaletiyle değil merhametiyle muamele eden allaha sığınıyorum. aniden şerit değiştirdiği için şoföre kızmıyorum. aynadan bakıyor, dudak bükecek miyim, onu hor görecek miyim diye. ama pınar ben çok acizim. yaptığın manikür acziyetimi yüzüme vuruyor. tırnaklarım boyalıyken daha soluk duruyor ellerim..
Pazar, Şubat 25, 2007
Cumartesi, Şubat 24, 2007
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
elem neşrahleke sadrak. ve veda’ne anke vizrak. ellezi enkada zahrak. verafa’na leke zikrak. fe inneme’al-usri yüsrâ, inne me’al-usri yüsrâ, fe iza ferağte fensab. ve ila rabbike ferğab.
Cuma, Şubat 16, 2007
Perşembe, Şubat 15, 2007
Çarşamba, Şubat 14, 2007
god save the colonel

Pazar, Şubat 11, 2007
muayyen
sözün tam burasında biterdim. söz olsaydım şayet. ne olduğumu bilemediğimde ne olamayacağımı da bilemiyorum haliyle. ellerim çok sık kuruyor. kurduğum cümlelerin başı sonuna uymuyor. nasıl oluyor bilmiyorum ama ipod nerede ağlak şarkı varsa bulup önüme koyuyor. word, ağlak diye bir kelime yoktur türkçede diyor. oysa word diye bir kelime var, öyle mi? edepsiz! canım six feet under’ı izlemek istemiyor. az çok tahmin ediyorum. tahmin ettiğim şeyleri seyretmeyi sevmiyorum. huysuzluk yapıyorum, biliyorum. hamdolsun, kafam sizinki kadar çalışıyor. huysuzluk yapıyorum. yapıyorum çünkü kendimle ne yapacağımı bilemiyorum. ne zaman yalnızlasam en çok huysuzluk yapıyorum. sonra kahve. sonra fal. sonra varsa uyku. yoksa yine huysuzluk, yine uykusuzluk, yine yalnızlık, yine fal, yine kahve... yalnızlamak da yokmuş türkçede. bill gates benden daha iyi biliyor türkçeyi, di mi? serseri!
Perşembe, Şubat 08, 2007
gündelikçi lula
- sevgi, annem odamı ve çekmecelerimi toplamam karşılığında 100 YTL teklif etti. nasıl?
- a a, süper.. ben toplayabilir miyim lula?
- hem de "bilirsin lula, ben nakit çalışırım" dedi..
- harika lula, kendi evine gündeliğe gitmişsin gibi..
- ...
- a a, süper.. ben toplayabilir miyim lula?
- hem de "bilirsin lula, ben nakit çalışırım" dedi..
- harika lula, kendi evine gündeliğe gitmişsin gibi..
- ...
Salı, Şubat 06, 2007
Cumartesi, Şubat 03, 2007
a song for someone

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)