Salı, Mart 20, 2007

gidebilir miyiz dersin buradan uzaklara?

hiç kimseye benzemiyorsun demişti. yıllar önceydi. benzemek istiyordum ben oysa. bilemezdi. karşımda gülüyordu, telefonda. muhtemelen benim hiçbir zaman gülemeyeceğim bir şeye. hiç kimseye benzemiyorsun diye yankılandı zihnimde. benzemek istedikçe daha da şapşallaşıyordum. alttan alıyordum kendimi. kusurlarımı görmezden gelip hatalarımı affediyordum. kendimi kaybetmemem gereken bir dost gibi görüp, yaptığım yanlışlara katlanıyordum. yanımdan ayırmıyordum. sevmeye gelince, bir iki adım geri atıyordum. bir iki tokat, sol yanağıma. yüzdüm gece diyordum. okyanustaydık. ben ve esra. yüzüyorduk. onu oraya ben götürmüştüm. sarı bir bikini vardı üzerimde. sarı bana yakışır mıydı anne? bilmiyordu. bana hangi rengin yakıştığını bir türlü bilemiyordu. önemi yoktu sanırım. vardıysa bile kalmadı. sağımdan solumdan geçiyordu insanlar. ben bir haberin ortasına bu cümleleri iliştiriyordum. sonra onları teker teker koyduğum yerden alıp masama yapıştırıyordum. kelimeler uçuşuyordu masamda. sevim burak olamadım hiç ama. bu haber akşama bitecek, değil mi, dedi editörüm. sevgi sekiz bininci kez arayıp nisan bir, dedi. içimden keşke ezbere bildiğim bir tekerleme olsaydı, dedim. dışımda zaten müzik çalıyordu. dışımdaki müziği de bir tek ben duyuyordum. duyuyor musun anne? bana hangi rengin yakıştığını kimse bilmiyor. nar okyanusun iyi bir şey olduğunu söylüyor. iyi bir şey olduğunu biliyorum. daha önce hiç okyanusa gitmemiş bedenimin rüyalarda okyanus okyanus gezmesini de allah’ın benim gibi bir kulunu sevindirmek istemesine bağlıyorum. anneme sarı bana yakışır mı diyorum.. ne önemi var diyor. yok, diyorum. bir önemi yok. iki desen doğuştan asal. üç müç durum güç. dört deyince üstümü ört. beşte ne oluyor bir fikrim yok ama altıda gidelim mi buradan?

Hiç yorum yok: