Çarşamba, Ocak 16, 2008

telve

"her şeyini ortaya serme" dedi gülin. elbette başka şeyler de söyledi ama niyeyse aklımda bir bu kaldı. bir de kahvenin telvesini yanlışlıkla içtiğim. hayatta da böyle, sanırım. yanlışlıkla içilmiş telveler var. yani kimisi sever. yengem mesela, kahvenin telvesini neredeyse kaşık kaşık, parmak parmak yer.. ben onlardan değilim. orası telvesi. hayatta da böyle derken kastettiğim, yani bazı insanların talip oldukları şeyi, yanlışlıkla da olsa yapmak canımı acıtır. acırsa ne mi olur? acırsa acır işte.. ve her şeyimi ortaya sermeye başlarım. dağıldığımda kendimi toplayamam, bir başkasına "beni topla" diyemem. benim dağılmış olduğumu gören başkaları da toplamaya yeltenmez. sadece, mesafeli bir sesle "her şeyini ortaya serme" der. serecek bir şey yok, gülin. ortaya serecek kadar ben kalmadı sanırım bende. rüyalarımı gerçek sanacak kadar dağıldım belki de. hep kör kediler görüyorum ve hep halamı bekliyorum. vefat ettiğini bile bile bekliyorum onu. bana çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi. ya da ben ona "geçti artık, şimdi iyisin" diyecekmişim gibi. kör kör dolaşan kedilerden korktuğum halde onları sevmeye çalışmam gibi. insan ilişkileri çok zor, dedim ona, ya da ben çok donanımsızım. gülümsedi, diğer insanlar, bu konuda senden daha mı iyiler sence, dedi. bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. değillerse şayet onlar da ortaya serebilirler mi bir şeyler? böyle çok yalnız hissediyorum kendimi..

Hiç yorum yok: