Cuma, Şubat 05, 2010

la finestra di fronte

herkeslerin heyecanla beklediği, hakkında rüyalar gördüğü güne bir kala, beni de ne giymeliyim telaşı sardı. bütün dolabım yatağa serildi. o kısa, bu uzun, o çok siyah, bu çok beyaz derken kafam iyice karıştı. sonra bir ara nefes almak için camı açtım. karşı komşum, “bu değil, diğeri” manasına geldiğini çok geç anladığım işaretler yaptı. yani bunu giyme, diğeri daha güzel, mealli. adını bile bilmediğim komşuma gülümseyip, teşekkür ederim, anlamına gelmesini umduğum bir dizi işaret yaptım. ya da yaptığımı sandım. çünkü işaretlerle anlaşabilen biri değilimdir genelde. ve beğendiği elbiseyi giymemin pek akıllıca olmayacağını düşünüp, bunu bir sır olarak saklamaya karar verdim.

Hiç yorum yok: