Perşembe, Mayıs 25, 2006

ücretsiz havale

şefle aramızdaki gerginlik ülkenin elektrik sorunlarını çözebilir. evet aynen öyle. beni görmüyor, dediklerimi duymuyor. hem de geçen gün sırf canım sıkkın diye beni yanına çağırıp neşelendirmek için çeşitli taklalar atan şef bu. bizzat kendisi. "nerde o neşeli lula?" diye sitem eden.. ama ne olduysa dün oldu. birden beni sevmez oldu.... neyse.. başka şeylerden bahsetmek istiyorum.. mesela yeğenim geliyormuş bu akşam bize. yatıya.. ablam mersine gidiyormuş. bu da demek oluyor ki, benim odam yine dandini olacak, yine sabahları uyanamayacağım, saati kuramadığım için.. babam çin'e gitti. giderken yolcu edemedim. ben çıkıyorum diye telefon açtığında ben venüsün önünde trafikte sıkışmanın sıkıntısıyla, "peki, yolun açık olsun baba.." diyebilmiştim. ama benim mesaj atmaktan da almaktan da zerre hazzetmeyen babam, gavur memleketinde mesaj sever oldu. ve gittiği günün ertesinde şöyle bildirdi : "burası berbat bir ülke. ufaklığa selam, derslere devam." nasıl sevindik anlatamam.. 2-7 ve 11 saat evvelinde telefonda konuşmuş olmamıza rağmen içimize gelincikler doldu.. birimiz kalkıp şiir falan okuyacak sandım ki, geçti. hayat nomale döndü. başka da mesaj almadık babamdan.. oysa sipariş safhası uzun, hal hatır safhası kısa bir kaç mesaj atmak niyetindeydik hepimiz. olmadı, sağlık olsun..
deniz kızı sordu, nerelerdesin diye.. cevap veremedim. canım sıkkın.. buralardayım ama aklım başka yerde.. ablamı özlüyorum mesela. yok o değil, öbürü.. sonra annem beni üzüyor.. şöyle.. annem çok güzel incir reçeli yapar (bir ara tarifini veririm ama portakal ağacı varken yakışık almaz). ben de onun isteği üzre dün akşam metro çıkışı, hani levent çarşıda incir soyup satan bi kadın var ya, işte ondan 300 tane (taneyle satılıyor meret..) aldım. neşeyle geldim. sabaha kadar sorun yoktu. çıkarken yine boş durmadım, reçeli anımsattım, anımsatmaz olaydım.. o da haliyle sordu ne kadar verdiğimi..sonra olaylar gelişti. annem; "ne? 15 milyon mu verdin bu kadar incire?" şeklinde şaşkın ve ünlemli cümleler kurdu. her zamanki gibi ben sinirlenmedikçe daha çok sinirlendi. sonrasında çıktım zaten, bilmiyorum.. dün akşam eve gelirken bir de annemin siparişi üzre dürüm aldım. bu ara 'single mom'cılık oynadığı için annem, ev işleriyle arası her zamankinden daha kötü.. acele ettikçe ben, gecikti sipariş. meğer konser varmış üniversitede. çok bilmiş adam bana, "ben acelenizi anlıyorum, konsere gidiyorsunuz.." dedi. sustum, üşeniyorum laf anlatmaya bazen.. hele böyle dedektifçilikle kafayı bozmuşları Allah'a havale ediyorum.. ediyoruuuum, ediyoruuum, eeeeeet-tim.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

hani nerde erikler, kirazlar...

Adsız dedi ki...

hakettin mi sen eriği kirazı? bahçıvan ağacı budadı, suladı, ilaçladı ve en önemlisi sevdi. ağaçta erik verdi, kiraz verdi. sen ne verdin ki soruyorsun eriği, kirazı.. vermeden alanlar bilir mi ki kıymetini?

Adsız dedi ki...

bana ne yaa....ben burda eriklerden,kirazlardan bahsenden kelimeler görmek istiyorum........

lula dedi ki...

efendiler, ben bir vakit darbe yapmış, anonim yazanları fişlemiş, bunun önüne geçmiştim.. oldu mu şimdi? rica minnet ediyorum, adınızı, adımsınızı esirgemeyin..

gerektiğinde darbe de yapabilen,
lula