Pazar, Ocak 22, 2006

bayandan, az kullanılmış

falın bahsi yoksa bile resmi var. bir süre sonra sanıyorum burada sadece kahve fincanları resmi olacak. öyle istiyorum bazen, şikayeti olanlar çaresine bakamazlar. kahveme fazladan şeker atamazlar. ojemin numarasını soramazlar. bu serdar bilgili bile olsa böyle. arka masamda oturuyor diye, saati göze çarpıyor diye bile olamaz. canım bazen çok sıkılıyor, ne yapsam da geçse diyorum, aklıma pek bir şey gelmiyor. annem nutella almış, en büyük boy. kova gibi. eve geç geldim diye sinirlenecek sandım, kızmadı pek. daha çok yemeği hazılamasına yardım etmedim diye heyheylendi. aç değilim dedim, bencilsin dedi. tokum dedim, aynı şey dedi. bence tam tersi dedim. tokum dersem bencilim, ama aç değilim dersem zorlama bir kibarlık gösteriyorum demektir dedim. paralize oldu. pul biberi yere dökmeseydim anlımın akıyla ayrılacaktım mutfaktan ve koridordan, olmadı. tam biberleri toparlarken ojemi beğenmediğini söyledi. bu böyle sürecek diye sinirlendim. odama gittim. ben kısa cümlelerimi seviyorum dedim içimden. kimse işitmedi. işitme engelliler için haber bülteni vardı, uçan kaz çıkardı ondan sonra. onu da severdim. ama annem hep böyle acımasız değildi sanki.. yaşlanınca oldu. çeşitli doktorlar çeşitli tahliller istedi. annem o ara yaşlandı işte. saçını boyadım beğenmedi. bu nasıl kızıl dedi. en sevdiğinden dedim sevmedi. biri beni öyle çok sevse ki içime bütün gelincikler dolsa dedim, annem güldü. bencilsin dedi. değilim ama olacağım dedim. büyüyünce bencil olacağım. öyle ki, benden başkası olsa bile umursamayacağım.. böyle, yani kendimi görmezken çok hasar alıyorum. bunun önlemi bencillikse şayet, olmalıyım.. tavuk suyuna şehriye. bitireceksin onu dedi. tokum dedim ya dedim. ben anlamam, betin benzin attı iyice.. bitecek o, o kadar, dedi. kaşığı içinde gezdirdim tabağın. biraz daha. dönmeye başladı hepten.. çocukken de oynardım yemekle. çorbayla. bilhassa tavuk suyuna şehriye olanlarla.. ama büyüdüm sanıyordum. büyüyünce küçükken sevmediğim şeyleri seveceğim falan gibi geliyordu. yine yanılmışım.. küçükken sevmediğim şeyler hala sevimsiz geliyor. gorbaçov mesela. hala sevimsiz.. bilemiyorum. hayatımı şu ara gaste ilanıyla satmak geçiyor aniden aklımdan. olur mu öyle şey diyor iç ses. olur diyorum dışımdan. içim dışımı duymuyor. duysa bile umursamıyor. annem başımda bekliyor, çorba bitmiyor. beşiktaş yeniliyor. babamın telefonuna mesaj geliyor. uzadıkça uzuyor..
.
"sahibinden az kullanılmış, evcilleşebilir bir ömür.."

6 yorum:

la luz dedi ki...

güneş : ne güzel bağlıyosun cümleleri; elele vermişler sanki..
lula: beğendin mi?
güneş: mümkün mü beğenmemek?,
...
güneş: i heart you.

lula dedi ki...

hafızam da dumanlı artık. 2-2 bitmiş maç. annem haklı belki. yaşam faaliyetlerim en alt sınırlarda geziniyor.. duymaz, ya da duyduğumu anlamaz oldum belki.. hmm? cümlelerim ele ele tutuşsa, hatta amuda kalkıp şarkı söylese kaç yazar?

l.

Adsız dedi ki...

biri değil birileri seni öyle çok seviyor ki; için gelincik tarlası olsa yeridir derim.

a.
200601231435

lula dedi ki...

o birileri sol baştan saysın istiyorum bazen.. biliyorum ben, bu dünyaya paralel başka bir gezegende yaşıyormuşum gibi davranıyorum bazen. kar kıyamet demeden kedilere yiyecek indireyim diyorum, kediler oralı olmuyor, çağırıyorum çağırıyorum gelmiyorlar. güvenlik görevlisi acırmış gibi bakıyor, ama bir kediyi tutup kolundan bana getirmiyor. kızıyorum, kızdığımı kimse anlamıyor. eve geliyorum, ne işin vardı dışarda deniyor.. kedilere de evdekilere de susuyorum, o oluyor. çenem kitleniyor yavaş yavaş. evet, diyeceğim budur. sustukça şiddetleniyor konuşma isteğim..

kendi kendine konuşanlar gezegeninden;

lula

Adsız dedi ki...

birrrrrrrr ben...

a.
200601240006

Adsız dedi ki...

tamam enver kardeş, en son ben...

a.
200601240136