kendimi bakıma almalıyım. hatta epey bir geç kaldım. yıllar yıllar önce yapmalıydım.. saçımı kesecek cesareti değil de kendimi unutacak naifliği göstermeliydim. hep yeni baştan başlayacak kadar kısa süreli olmalıydı hafızam.. unutulduğum yerde kalmalıydım.. önümü aydınlatan şey her ne idiyse ona gitmesini söylemeliydim. ben hiç karanlıktan korkmadım zira. ben bir yalnızlıktan korkardım.. başıma geleceğini bildiğimdenmiş bu korku, anladım.. ne var ki hiç alışamadım. bu sabah uyandım, yine çok pek çok yalpaladım. gözlerimi temizlemeden yattığım için hayata yine simsiyah baktım. gerçi benim bakışımdan bir şey anlaşılmıyor ama sanırım hayat bana bakarken gözlerimin siyahlığından beni seçemiyor. işte bu yüzden dahil olamıyorum. bu kadar basitmiş demek.. karanlıkta seçilemediğim içinmiş.. yani karanlıktan korksaymışım bütün bunlar farklı olacakmış.. misal, radyoyu açtığımda neşeli bir parça dilime dolanacak, dişimi fırçalarken dahi onu söylemeye çabalayacakmışım.. ya da kapıyı açıp ilk ben alacakmışım gazeteyi ve üzerindeki ekmekle sütü.. böyle basit şeyler işte. ya da belki uyanmasam. bütün rüyalarımı başa sarsam.. ince ince incelesem.. hepsi bana dese ki, işte buydu sebebi; arayacak kadar bulunamadığındı. bulunduğunda çoktan kaybolmandı.. sana bir tasma lazımdı.. fazla açılmaman için.. kıyıya paralel de yüzemezdin.. yüzemedin işin aslı, yürüyemezdin denizin üstünde. sen bir başkası olabilecek kadar formatlamazdın kendini. bir yabancıya mektup yazıp denize bırakan çocuk aklın, aynanın karşısında ağlaya ağlaya kestiğin saçların, yıllar evvel istiklal caddesinde balon satan hüseyini hala daha hatırlıyan zihnin, kalabalıkta daraldığını belli edemeyen bedenin, her fırsatta hasar almayı beceren ellerin, parmakların, sen işte, her şeyinle.. yapamazdın.. denerken bile ağır yara alırdın.. kendi yaranı umursamazdın. kendine bir başkası olamazdın.. oturduğun yerde sabit durmaktan karıncalanırdı ayakların.. hatta o karıncalar beynine dek yürüyüp robot resimler çizerlerdi. görmezdin. senin etrafın karanlıkta kalan yanını aydınlatmaya çalışan irili ufaklı ateş böcekleriyle doluydu. du. du. du. hani hep dünündeydin hayatın? hani anı olacak bir şeyin yoktu? yoktun da biz mi uydurduk seni, hmm? elma dersek çık, armut dersek yine kes, yine saklan, yine kır, yine bir yokluk bul kendine..
5 yorum:
güneş açtı, tarantula kaçtı...
a.
200512131119
pırpır kelebek, suslu bocek nooldu sana? hadi gül de yine aydınlansın dünya!
noooldu kız kendınden nefret mi edıon yokssa deliiii :) korkma yaa ne kadar tiksinc de olsan bizimkiler seni benden cok sewioo tabi ne kadar umursarsın o da muamma... hadi yine kacalım mantı yiyelim :) kumbaradaki paralarını al da ben butunlerım kumbara az bısey ucundan kırıldı yenisi lazımmm :)
iki elimin işaret parmaklarını aldım, dudağımın iki yanından yukarı doğru çektim; ta tam.. işte güldüm..
l.
zekeriya hocam, öncelikle hörmetler.. =) sonra; kumbarayı dert etme bende var ve içi hiç olmadığı kadar dolu.. pek tabii harcarız bir mantıcıda.. =)
yine hörmetler;
lula.
Yorum Gönder