dalgın nazarlarla tavana baktım sabah. öyle her zamanki gibi, kedi gibi fırlamadım yataktan ve uykumdan. genelde öyleyimdir. birden ve kesin uyanırım. uyumak istesem bile beceremem çoğu zaman, yatakta dönüp dolanırım. başaşağı, yüzükoyun.. bu tür manevralar pek işe yaramaz ama yine de düzenli olarak denerim. fakat bu sabah başka bir şey oldu. tavanda bilmediğim bir şeyin gizini çözecekmişim gibi, sonuca değil ama sonuncu soruya yaklaşmışım gibi.. anlatması güç ama ben bu sabah melankoliden uzak olmama rağmen kayahan gibiydim. -benim lügatimde küfür gibi bir şey bu. kayahan sevenlerden, en başta annemden özür diliyorum.- uyanıp uyanmadığımı yoklamam gerekirdi belki ama rüyasında tavana bakan biri olamaz diye düşündüm. kalktım. tavanı yere alabilsem keşke, bakması daha kolay olur diye geçirdim içimden. banyoya gittim. yüzümü yıkadım. saçıma baktım. sadece baktım. toplamak için daha uyanık olmalıyım. geri döndüm. tavanı yokladım. bıraktığım gibi beyaz ve sessizdi. ne giysem dedim içimden her sabah gibi. ama pazar sabahları, hele de erken saatte pek bir çekilmez oluyor bu soru. yine de badem pabuçlarıma özel giyindim. çok sevdiğim bu ayakkabılar görünsün diye de kısa paça pantolon giydim. ama n'oldu? severek evlendiğim, sağı solundan farklı pabuçlarım ayağımı vurdu. ve paçam kısa olduğu için de ayakkabıyla ayağım arasında oluşturduğum tampon bölge halka arz edildi. böyle olur bana hep zaten. neye özensem kafamda patlar. dışarda sadece ben vardım. ben ve yarım saat sonra ayağımı vuracak pabuçlarım. bir de bugün çok değişik bir şey keşfettim kendim hakkında. belki tavana fazla baktığım için bilincim açıldı. uyuyordu uyandı.. belki tavanım çok esrarengiz bir kapı gibi, algının sonsuz okyanuslarına açılıyor belki.. saçmaladığımın farkındayım. fikri olmayanın zikri olmaz ama. işte bu yüzden fikri saçma olanın zikri de böyle olmak zorunda.. her neyse, ne diyordum, evet, tavan, bilinç, algı.. bugün gittiğim bir haberde, haber olamayan şeylerle ilgilendiğimi farkettim. misal haber 30 kadar çifte resmi nikah kıyılmasıydı. ama ben ne yaptım? bu çiftlerin hepsi zaten dini nikahlı olduğundan, bir çoğu çocuklarıyla gelmişti. ben işte bu çocukları fotoğrafladım. onlara bakındım.. punctum denilen şey buydu belki. senin kafan farklı çalışıyor dediğinde küfür etmiyordu belki de arkadaşlarım, bunu demek istiyorlardı. haberden dönünce sordular, ne vardı diye.. pek bir şey yoktu dedim. aslında çekinmesem diyecektim ki: "birbirine benzeyen, ucuz ve bayağı gelinliklerimsiler içinde kimi sekiz kimi 2 çocuklu kadınları izlerken kanım dondu. tıpa tıp aynı giyinen damatlardan bahsetmiyorum bile. onlar gelinleri anlamlı kılacak derecede acınası." böyle laflar etmemek için sıktım dişimi. öyle ki haberi teslim ettiğimde manşetimle gurur duyuyordum: "8 çocuktan sonra evet dediler" bence güzel. yani ilgi çekici. şef de beğendi zaten. bense kendi içimde, tavanımla hesaplaşacağım anı düşünüyordum. hayır diyecektim ona. üstüme üstüme gelmesindi bir daha. ben yine yataktan fırlar gibi kalktığım sabahlardan istiyordum. menopozlu kadınlar gibi aklım dumanlı uyanmak istemiyordum. evet. duysun diye sesli olarak tekrarlamam gerekecek. yatmadan evvel, üç kere.
.
hayır. hayır. hayır.
5 yorum:
işte! tam da bunu dedim ben! herkesin yırtık olduğu ortamda nazenin olanın yaratıcılığı konuştu bile =) daha neleeer neler der..
mahçup etmeyin beni nolur.. =)
hayal kırıklığı kasabasını sevmem ben, çok sık uğrasam da..
yine nası olduğunu anlamadan blogdan bloga uçar buldum kendimi ve -hani vardı ya o- saatler sonra gelen "eeeeh bana ne be!" şeklindeki kendine gelişten sonra tanışmadığım insan hayatları arasında en pek sevdiğim ilk gözağrımda sabit kalmaya karar verdim lulacım. yaşasın blog okurluğunda tekeşlilik! hadi konuşuruz gene ;)
denizin kızı, ben kolay şımaran, şımarınca da çenesi düşen biriyim. =) gevezelik beni daha da çekilmez kılıyo olabilir hem.. tüm bunları göze alıyor musunuz? şahitler huzurunda söyleyiniz.. =))
gevezelik dediğiniz suratsızlık nöbetlerim yanında nedir ki =) körler sağırlar birbirimizi ağırlarız diyorum ben. şahitler ve ancak şu an konuşabilecek itirazı olanlar huzurunda! ki onlar da sonsuza dek sustu sanırsam =)
Yorum Gönder