gazeteden bir fotoraf işte. önder yollamış sabah mail adresime. o çekmişti zaten. masası yanımda. ama akşam üstü şef dolanırken etrafta, yanıma uğrayıp, resmini aldın mı dedi. resim? diyerek suratımı buruşturdum. evet, fotoğrafını dedi.. a evet aldım dedim ama bir anlam veremedim. meğer önce şefe yollamış önder yanlışlıkla. neyse. aslında ben başka şeyler anlatacaktım. yeni geldim sayılır eve. ama karnım burnumda. gelince annem oturttu sofraya. özene bezene yemek yapmış, ki epeydir pek isteksizdi bu hususta. oturdum ben de. gelirken bambide dürüm yedim diyemedim anneme. ve kalp kırmayıp göbek yapan, aileninizin en gönüllü günlük yazarı, a günlük demişken bugün şef yardımcısı yazdığım şeyi okuyup bana neler yazdığımı sordu. hiçbir şey dedim. deneme? dedi, kafamı sağa sola salladım. baktım ısrarlı, günlük tutarım dedim. devam et o halde dedi. bir de beni film festivalinin basın toplantısına yolladı. istiyorsan gidebilirsin elbette dedi. ama ben olay yerinde duvar sarmaşığı rolünü üstleneceğimden bihaberdim. beraber gittiğim kızı herkes tanıyor ve seviyordu.. alin taşçıyan burnunu sıkıp nerelerdesin diyordu ona.. banaysa kimsenin baktığı yoktu. yeşim tabak vardı. ben ona bakıyordum ama o sanırım başka bir yere..
.
neyse.. kısa ve ayrıntısız oluyor, farkındayım. oysa başka şeyler diyecektim. belki yarın..
2 yorum:
tabak iyidir walla.
yamuk taşlarla da pek ilgilenmeyin yafu.
ah plaza ah...
ao
200603100035
hay ben seni buraya sokaninnnnn.... :) kızım leylegi havada gorduk heralde... ozlettin... bi ara gazeteden ciksanda cemalini gorsek dioruz
Yorum Gönder