aslında bana her gün pazar ama yine de pazar günü rehavetini fırsat bilip daha da bir gevşek, daha da bir şömine önü kedisine dönüyorum. gezi, dekorasyon, moda dergilerinin binini bir anda okumaya yelteniyorum, onları dün akşam elime tutuşturanı düşünüyorum, ona küçük prensin evcilleştirdiği tilki gibi bakmak, onun geleceği saati bilmeye çabalayarak, o gelmeden evvel heyecanlanmak istiyorum. çünkü kendisi bana eşi olmayan bir şey armağan etti. üzerinde küçük prensimin olduğu bir madeni para. ama nereye ait olduğu bilinmeyen bir para. "b 612" ye gidersem işime yararmış, öyle diyor. öpüyorum ben de onu, en evcil halimle. bir de utanmadan söz veriyorum b612'den ona kart atacağıma.. işte böyle efendim. pazarımın başı böyle, sonu da buna benzer olacaktır sanıyorum.
.
ha bu arada dün bir taksiciye denk geldim, şansım yaver gitmeye başladı belki, bilemiyorum, çok nazik biriydi. sigara içerken bile sordu rahatsız olur muyum diye.. öyle yani.. belki bu bir işarettir. belki şehre yeni, yepyeni bir sürüm taksiciler geliyordur. hmm, olamaz mı? neyse. elif şikayetçi zaten: "kızım nedir bu taksicilerden bahsedişin?" diyor. bundan böyle bahsetmeyeyim bari, değil mi?
.
neyse.. dün akşam eve geldim, midem fena halde bulanmış ve merdivenleri zor çıkmıştım. öyle bir suratım vardı ki, annem söylenmedi bile "nerede kaldın" diye.. neyse işte, o haldeyken bile canım kız kardeşim "bana ıslak kek yapsana" diyebildi.. istek sonsuz, hizmet sınırlıysa da.. neyse işte, kırmam ben onu, ama tariflerimi bulamadım. hale'yi aradım, tarif almak için. evli ya hani, ezberden biliyordur belki diye.. ama noldu? yine azar işittim kendisinden: "kızım ben ev kadını mıyım? ne bileyim ıslak keki, portakalağacı koma gir bak..!!" evet böyle ünlemli konuştu.. ama yılmadım, "nütfen nütfen baksana defterine" dedim. ı ıh. olmadı. üzgün olduğunu anladım. canının sıkıldığını. "çalışmamak istiyorum" dedi, "sen keyfine bak, sakın çalışma".. neyse işte; ıslak kek tarifi arayışım sürdü. elif'i aradım. o ezberden bildi, 10 puan yazdım hanesine. o bu puandan habersizdi elbette. sonra keki sabah yapalım, şimdi film izleyelim dedik.. 21 gramı izledik. sonra da saat 3 olmuştu, uyudum ben, kardeşim bir de star wars izledi sanırım. neyse, ne kadar sıkıcıyım Allah'ım...
8 yorum:
ah be guselim ne cok oslemisim seni... hep gel bana... ama ole bazi bazi gelme... hep gel... ;)
lula, taksiciler bile benden çok görür oldu seni:(
son cumlene istinaden, hic de degilsin... bilakis en renkli, en eglenceli, en neselendiren ve neselenen karaktersin bu kitap icinde.. [metaforik konusuyorum, hava atmaya calisiyorum biraz ;) ki demesin insanlar bu kiz kalkti gitti edebiyat medebiyat ayagina, hicbir numarasini gormuyoruz!!]bolum aralarinda sana yakinlasmaktan, yaninda olmaktan, uzagina dusup seni acayip ozlemekten, ablan olmaktan cok mutluyum ben ve cok guzelsin sen.
şımartmak serbest mi beni; hmm?
e. abla,
helâl sana...
a.
a.@istanbulbeyi.com
200511240238
Bensiz yorumların tadı çıkmaz ki ya..
e. abla bende özledim seni..Seninle son kez, bir kahvaltıda oturup sohbet ettik..Ama ne kahvaltı...Size gelmek için önce Anadolu yakasına geçmiştim ya..Ama ne eğlenceliydi..
Öptüm seni e. abla...
Kendine iyi bak..Ecnebilere selam..
Sizlerle bir şiirle veda etmek istiyorum..
***********************************
ŞİİR
ben hale,
düştüm derde
Kocacım yaban ellerde
Sirtaki mi yapar bilmem Selanik'te?
***********************************
h.
=))) hale; senin vidaların hiç mi sıkılanmaz?
şiirin büyüledi beni; tam da şiire düşkün olduğum bir dönem yakaladın beni. buyur, bu da benden sana:
ben lula;
yanımda kutu kola
nedense tadı yok ama
yanımda sen olmayınca..
neşeyle
l.
editsiz şiir bu kadar oluyormuş.. =)
baştan alıyorum sayın seyirciler;
......
benim adım lula
okurum komentleri baştan sona;
aklıma takılan olursa
sorarım bir Allah'ın kuluna
......
daha iyisi için edebiyat mezunu olmalıydım sanırım. =(
haleciğim, öpüyorum canım..
Yorum Gönder