Cuma, Nisan 07, 2006

lula: kaldığı yerden..

"evet, somut şiirler yazıyorum ben, siz de bok yiyin!"
ahmet güntan
insanların olur olmadık tespitlerde bulunması canımı sıkmaya başladı. kimseye hiçbir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. siz memnun olacaksınız, iyi yazacağım diye annemle papaz olacak değilim. çemkirmiyorum da, az kaldı. ismini yazmadan atıp tutan herkese kızgınım. siz burda dilediğiniz gibi at koşturuyorsanız bu, kılıç kuşanabildiğim içindir. sizi tanımıyorum. tanımak istememek gibi bir inisiyatif kullanıyorum. elinizi eteğinizi elinizle eteğimi çekiştirme işinden çekseniz keşke.
elbiselerimi kesiyorum. başka şeyler iliştiriyorum üstüne, dikiyorum sonra. stres atıyorum sanıyordum ama büsbütün çileden çıktım bu son seferde. neyse ki sonuç iyi oldu. elime yüzüme bulaşmadı. kızgınım ama kime bilmiyorum. geçecek ama geçene dek sancısını çekmek bana düşecek.. bir kez m. bana şöyle demişti: "unutmayacaksın ama hatırladığında canın acımayacak eskisi gibi.." o belki bunu dediğini bile hatırlamıyor şimdi.. hatırlamak istemeyince unutur mu insan, hafızasını öteleyebilir mi? hayırsa bile her gün yediğimiz bir nane bu. unutmaya çalışmak. biri duymak istemediğimiz bir şey mi diyor, hemen unutmak istiyoruz. bir arkadaşımız yan mı çiziyor sinemaya.. ya da bazen hiç yoktan. sıkıldığımızda kendimizden. oldu bu bana. hala da olur ara ara. bahsetmek istemiyorum şimdi.
"senin bu kadar güzel giyinmen yasaklanmalı. dikkat dağıtıyorsun.."
dağılmasın dikkatler. sağdan gidersem hep, soldakiler rahat eder. merdivenleri ne kadar az inip çıkarsam o kadar az yorulurum. aşağı bakarsam tanıdıkları görürüm. selam vermeyince neden vermediğimi merak edebilirler. elbisemi ya da ensemdeki beni sorabilirler.. elbisemi ben diktim bense annemden yadigar.. benlerimi sayarsam çoğalırlar. tabi siz onlara sen demelisiniz. boş vakitlerimde dikiş diktiğimi kimse bilmiyor. dikiş dikmek için fazla güzelmişim. ama akıllı değilim yeterince gibi bir sonuç çıkıyor. üzülüyorum. zeka yüzde doksan anneden geçiyor. anneme kızmıyorum. ikiyle ikiyi ne zaman toplasam sonuç beş çıkıyor. hepsi benim suçum. hepsi sağı solundan farklı pabuçlarımın suçu.. suç cezaya uymuyorsa cezayı suça uydurmalı diye düşünmemeliydim esasen.. ben aslında kabuğuma geri dönsem.. uyusam uyusam uyandığımda güller açmış olsa karşı bahçede.. camı açtığımda kokuları genzime dolsa.. marmelat yapsam ben yine babanemle yan yana..
uyuyacağım şimdi. rüyamda deniz akkaya olmasın. ne o ne başka kadınlar benim rüyamda ayarmasın.. rüyalarımda başka kadınları ayartan erkekleri sevmiyorum. ve evet somut şiirler okuyorum..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

kızma bu kadar, girerler her biri kendi yollarına. bak şimdi sen uyuyorsun, bende rüyaları 'player'a yerlestiren periye soyleyecegim, deniz akkaya'nin sarhos vaziyette polat'ı aradigi filmi sana koymayacak. iyi uykular. sen uyandiginda yine gelirim. ayinesi iştir kişinin konusu uzerine belki bir seyler sorarım.

Adsız dedi ki...

masalımı buraya kondurmalıymışım meğer.. ama başlık yeterince mutlu son hissi verdi bana. kaldığı yerden devam lula. eteğini çekiştirenlerden eteğini kes kurtul gitsin di mi ama? üstüne biriki şey de yamalarsın, al sana yepyeni bi etek, içinde sevdimiz aynı lula, ve yepyeni yazılar, yepyeni günler: handmade by lula =)

lula dedi ki...

handmade by lula? epeydir duyduğum en iyi şey bu.. =) teşekkürler denizkızı..

l.

e. dedi ki...

canım canım canım canım canım canım diyerek başlamak ve sana şu eminönü canavarını hatırlatmak isterim ilkin sevgili nevrotik kardeşim benim.. herşeye olduğu gibi bu çekişmelerin de sonuna, rötarla yetiştim ve tek bir tavsiyem var sana, o da tüm bu anonim kurgu karakterleri gök-le-me-men!! ;)