saat 6:59. uyku tutmadı. tabiri caizse yatakta kıvranmaya başladım. uyumayı diliyordum, olmadı. biraz üşümüşüm sanırım gece, ürpererek uyandım. "n'apsam?" dedim, aklıma daha ilginç bir fikir gelmediği için acıdım şimdi kendime. "kendime acıdım" ifadesi de çok sinir bozucu aslında. neyse. uyuyamadım ya ondan bu huysuzluk, yani ondan olmasını diliyorum. hiç yoktan huysuzlaşacak biri olmak istemem. istesem de olamam umarım. rüyamda ilginç bir şeyler görmüştüm sanırım. öyle bir histi üşürken hissettiğim. ama şimdi tek hatırladığım bilmediğim bir sokak vardı. candyland çalıyor, usul usul..
araf'ı bitirdim dün sabah. bir kaç sabah önce başladığım kitabı elif şafak'ın. ama beni niyeyse pek hatta hiç tatmin etmedi.. galba ben gençtim ve elif şafak daha güzel kitaplar yazıyordu. ve düz mantıkla, yaşlandım ve bayan şafak'ın söyleyecek yeni bir şeyi kalmamış. o da bana benziyor yavaş yavaş galba. tabii şöyle bir şey de olabilir, ben eskiden daha güzel düşünceler doğuruyordum.. yani bir kitabı okurken bin başka şey sıkıştırıyordum satır aralarına.. kabul ediyorum bir hayli saftım ve kolay heyecanlanıyordum.. neyse... kişisel depresyon tarihimi gözler önüne sermek değil niyetim.. niyetim yok aslında hiçbir şeye -burada niyetin ingilizce karşılığına, oradan da evliliğe bir gönderme yapmıyorum sayın okurum, böyle bir çıkarım yapma e mi? aslına bakarsan sen hiçbir çıkarım umma yazdıklarımda.. öyle boş öyle anlamsız yazıyorum ki..
7:29. kimsenin uyanmaya niyeti yok anlaşılan. kahvaltı hazırlamak için erken, yürüyüşe çıkmak için geç olduğu için, sizi sıkan beni ise meşgul eden yazım devam ediyor.
dün reyhan'dan dönüşte elifle kapının önünde yine arabada, anlattıkça çoğalan sohbetlerden birini yaptık. eskiden daha sık olurdu kabul ediyorum.. arabadan bir türlü inemezdim. gittikçe daha da koyulaşırdı sohbet, sanki bütün gün çenemiz hiç açılmamış gibi.. ama dün bir şey oldu. yani her zamankiden içip de farklı tad almışım gibi.. ya da başka bir şey, tam olarak tarif edemiyorum.. her ne idiyse beni dün biraz hayata bağladı itiraf ediyorum.. ben çünkü hep hayata bağlanmayı isteyecek ve aslolanın hayatın bana bağlanması olduğunu kabullenemeyecek kadar mankafayım. evet evet, aynen öyleyim. aynı hatayı seksen kere yapan ama ders almayanım, ama bunun konuyla bir ilgisi yok. her neyse.. eliff diyorum, beni dün biraz yaklaştırdı bir şeylere, ne olduğunu henüz bilmediğim bir şeylere..
7:52. hala uyuyorlar. uyku problemimi nasıl çözeceğimi bilemiyorum. diğerlerini çözdüm de bir o kaldı değil, diğer bütün problemlerim uykusuzluktan kaynaklı bence..
8:01. kahvaltı hazırlamakla yatağıma dönüp, bitimsiz bir uyku uyumak arasında gidip geliyorum, ikincisi tamamen hayal olsa da.. kış uykusuna yatan hayvanları kıskandığımdan bahsetmiş miydim daha evvel? kış uykusuna yatan hayvanları kıskanırım ben. daha pek çok başka şeyi, benim yapamadığım, yapmaya da hiç bir zaman muktedir olamayacığım şeyleri yapan her şeyi olduğu gibi. ve evet ben değil kış uykusu, şekerleme bile yapamayan biriyim. ne cüretle kış uykusu dilenirim? bir şarkının nerede başladığını, nerede bittiğini unutmak gibi olsun istiyorum.. ne zaman sabah ne zaman akşam karışsın.. niye bilmiyorum.. ya da ben mütemadiyen saçmalıyorum.
8:13. ufak kardeşim genleşti sanırım, ayağını çarptı yine bir yere.. ve ben onun uykusuna dışardan bakan -duyan ama neyse- biri olarak onun hatırlamasının mümkün olmadığı bir anıyı kayıtlara geçtim.. ve can can geldi.. sevgilisiyle.. söyledim mi, barıştılar!! araya hep kumrallar girer zaten.. (sırf kumralım diye araya bir yere girmem umarım..) neyse.. bu sabahın her zamankinden erken başlaması bir şeyin, iyi bir şeylerin işaretçisidir umuyorum ve siz görmezken ufak kardeşimin burnundan öperek bu yazıyı noktalıyorum. nokta.
araf'ı bitirdim dün sabah. bir kaç sabah önce başladığım kitabı elif şafak'ın. ama beni niyeyse pek hatta hiç tatmin etmedi.. galba ben gençtim ve elif şafak daha güzel kitaplar yazıyordu. ve düz mantıkla, yaşlandım ve bayan şafak'ın söyleyecek yeni bir şeyi kalmamış. o da bana benziyor yavaş yavaş galba. tabii şöyle bir şey de olabilir, ben eskiden daha güzel düşünceler doğuruyordum.. yani bir kitabı okurken bin başka şey sıkıştırıyordum satır aralarına.. kabul ediyorum bir hayli saftım ve kolay heyecanlanıyordum.. neyse... kişisel depresyon tarihimi gözler önüne sermek değil niyetim.. niyetim yok aslında hiçbir şeye -burada niyetin ingilizce karşılığına, oradan da evliliğe bir gönderme yapmıyorum sayın okurum, böyle bir çıkarım yapma e mi? aslına bakarsan sen hiçbir çıkarım umma yazdıklarımda.. öyle boş öyle anlamsız yazıyorum ki..
7:29. kimsenin uyanmaya niyeti yok anlaşılan. kahvaltı hazırlamak için erken, yürüyüşe çıkmak için geç olduğu için, sizi sıkan beni ise meşgul eden yazım devam ediyor.
dün reyhan'dan dönüşte elifle kapının önünde yine arabada, anlattıkça çoğalan sohbetlerden birini yaptık. eskiden daha sık olurdu kabul ediyorum.. arabadan bir türlü inemezdim. gittikçe daha da koyulaşırdı sohbet, sanki bütün gün çenemiz hiç açılmamış gibi.. ama dün bir şey oldu. yani her zamankiden içip de farklı tad almışım gibi.. ya da başka bir şey, tam olarak tarif edemiyorum.. her ne idiyse beni dün biraz hayata bağladı itiraf ediyorum.. ben çünkü hep hayata bağlanmayı isteyecek ve aslolanın hayatın bana bağlanması olduğunu kabullenemeyecek kadar mankafayım. evet evet, aynen öyleyim. aynı hatayı seksen kere yapan ama ders almayanım, ama bunun konuyla bir ilgisi yok. her neyse.. eliff diyorum, beni dün biraz yaklaştırdı bir şeylere, ne olduğunu henüz bilmediğim bir şeylere..
7:52. hala uyuyorlar. uyku problemimi nasıl çözeceğimi bilemiyorum. diğerlerini çözdüm de bir o kaldı değil, diğer bütün problemlerim uykusuzluktan kaynaklı bence..
8:01. kahvaltı hazırlamakla yatağıma dönüp, bitimsiz bir uyku uyumak arasında gidip geliyorum, ikincisi tamamen hayal olsa da.. kış uykusuna yatan hayvanları kıskandığımdan bahsetmiş miydim daha evvel? kış uykusuna yatan hayvanları kıskanırım ben. daha pek çok başka şeyi, benim yapamadığım, yapmaya da hiç bir zaman muktedir olamayacığım şeyleri yapan her şeyi olduğu gibi. ve evet ben değil kış uykusu, şekerleme bile yapamayan biriyim. ne cüretle kış uykusu dilenirim? bir şarkının nerede başladığını, nerede bittiğini unutmak gibi olsun istiyorum.. ne zaman sabah ne zaman akşam karışsın.. niye bilmiyorum.. ya da ben mütemadiyen saçmalıyorum.
8:13. ufak kardeşim genleşti sanırım, ayağını çarptı yine bir yere.. ve ben onun uykusuna dışardan bakan -duyan ama neyse- biri olarak onun hatırlamasının mümkün olmadığı bir anıyı kayıtlara geçtim.. ve can can geldi.. sevgilisiyle.. söyledim mi, barıştılar!! araya hep kumrallar girer zaten.. (sırf kumralım diye araya bir yere girmem umarım..) neyse.. bu sabahın her zamankinden erken başlaması bir şeyin, iyi bir şeylerin işaretçisidir umuyorum ve siz görmezken ufak kardeşimin burnundan öperek bu yazıyı noktalıyorum. nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder