Pazartesi, Ekim 10, 2005

migren

havalimanında bir ses yankılansın: "248 sefer sayılı lula bir türlü yeterli enerjiyi kendinde bulamamamakta, bir türlü konsantre olamamakta, odasını bile toplayamamakta, kafası bulunduğu yerde bir türlü bulunamamakta ... ". sahte sarışın bir yer hostesi seni alsın, cam kenarında bir koltuğa oturtsun. -mümkünse yanın boş kalsın- önündeki ekranda yeşil dağlar üzerinde süzülen uçak kırmızı kırmızı, şerit şerit, ilerlesin.. sen bilme nereye gideceğini. bütün yollar aynı yere çıksın. sana hatırlatmak için yaşadıklarımızı, az biraz alıntılayayim ben de..

dedim ama aklım durdu.. mutfağımızdaki saat gibi geri geri işliyor. evet mutfak saatimizi dün, normalin tersinde ama aynı hız ve kararlılıkla ilerlerken bulduk. misal, gerçek saat 8 olsun, bizim mersinli de 11. gerçek saat 8buçuk olduğunda diğer kobay olan 10 buçuk'u gösteriyor. işte ona gülerken ona benzedim. hep geri, hep geri işliyor, işlemeye işlemeye yosun tutmuş aklım. yeterli önlemleri almadığım için, yeterli önlem dediğin nedir, ne zaman alınır da bilmediğim için açıkçası böyle oldu. önümde yığın yığın selpakla -başka kağıt mendile selpak demem ben- bilgisaray ekranı karşısında, neye olduğunu bilmediğim bir kırgınlıkla oturuyorum.
bitaneme bitanecik şeyler yazasım vardı. ama yine çuvalladım. çuvallamadığım tek alan neydi onu düşündüm. bulamadım. biri bana "sen kendine çok kötü davranıyorsun" dedi. başka biri başka yer ve mekanda, "kendine saygısızlık bu dediğin" dedi. bunlar söylendiklerinde değil ama şimdi nezle ve burnumu silecek kadar çok selpağım yokken çok dokunmaya başladı bana. öyle ki sarılasım var birine. uzun uzun yaslayasım var başımı omzuna. i'll read a story if it helps you sleep at night. i've got some matches if you ever need a light. oh i am just a man but i am doing what i can to help you. diyor jarvis. bana densin istediğim şeyleri başkasına derken duyduğumda hissettiğim, kontol edemediğim "iyi ama ben de vergilerimi veriyorum, düzenli spor yapıyorum, bende eksik olan ne?" sorusunu yine hissettim. yine kontrol edemedim. için için kızdım kendime. için için içlendim. herkes benle kafa buluyor da; bir ben kafamı bulamıyorum sanki.. sanki ben dün sabah uyudum, hala uyanmadım. bir tuşa bakıyor ya her şey. seçiyorsun hepsini, sonra "o" tuşa basıyosun siliniyor.. öyle bir tuş istiyorum hayatıma. aynı sokakta yaşlanmamak, aynı hırkanın içinde üşümemek, aynı boşluğu hissetmemek gibi bir ayrıcalık talep ediyorum. öyle ki, geceleri uykusuz kalışım, gündüzleri de uykuyu düşlemekle geçen zamanlarım, hatta uykunun hiç olmadığı zamanlarda bile düşünecek manasız şeyler buluşum silinsin benden.. bambaşka bir formatta olayım. msn'in dümbelek smileysi gibi ağzım kelimenin tam anlamıyla kulaklarıma varsın. sabah akşam, bakkalda markette, takside metroda.. her yerde her zaman gülümseyim. kahkaha atmasam da olur. ben yalnızken kendi yalnızlığımla başetmeyi diliyorum, hepsi bu.

üzgünüm canım. sana yazmaya yeltendim ama beceremedim. sen biliyorsun benim gel gitlerimi. herkesinkinden çok, herkesinkinden acuze yalnızlığımı.


.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

selam,

okuma alışkanlığım sanırım bir bedel ödememi gerektiriyor.

kitabın migren bölümü için ne kadar ödemem gerekiyor?

saygı ve sevgiyle,

alp ali
20051011
migren@istanbulbeyi.com

lula dedi ki...

bu bir şakaysa bile gülebilecek durumda değilim.

saygınıza ve sevginize yeterli önemi veremeyen;

lula.

Adsız dedi ki...

walla şaka değil, samimiyet ve içtenliğin bir izdüşümüdür olsa olsa ama gerçekten asla şaka değil; hem ne haddime böylesi doğal satırların üzerine toz göndermeye, saçma olur, aptallığa düşmüş olurum diye düşünüyorum.

kendine saygı ve sevgisi ve hatta böylesi özgüveni olan sevgili yazarımız yeterin ötesinde fazlasıyla önem veriyordur diye düşünmekteyim ben sevgili lula...

dostça...

a.o.
weirdsister@istanbulbeyi.com
20051019